Her kutu, toprağa dönüşen bir adımdır.
Birlikte Sürdürebiliriz
Her kutu, toprağa dönüşen bir adımdır.
Birlikte Sürdürebiliriz




Sürdürülebilirlik senin hayatında nasıl bir anlam taşıyor?
Sürdürülebilirlik benim için sadece çevreyle ilgili bir kavram değil; hayalini kurduğum ama pek azını gerçekleştirebildiğim bir yaşam biçimi. Herkesin uygulayabileceği bir rehbere dönüşmesini çok isterdim.

Çocukken doğayla yaşadığın en unutulmaz anı hatırlıyor musun?
Bu hikayemi yakınlarım çok iyi bilir. Şanslı bir çocuk olarak doğayla iç içeydim. Yaşadığımız kasabadaki evimizin bahçesi türlü türlü meyve ağaçlarıyla doluydu. İğdeden ayvaya kadar her şey vardı. Biraz ailenin de merakıyla dedem gençken bir dut ağacını aşılamıştı; dev iki gövdeden oluşan, bir tarafı beyaz, bir tarafı karadut olan bir ağacımız vardı. Ben evimi karadut tarafına kurardım; oynamaya gelen arkadaşlarımı da beyaz dut ağacının altında ağırlardım. Doğayla iç içe olabilmek benim için büyük bir ayrıcalıktı.

Bugün günlük yaşamında yaptığın küçük ama büyük etki yaratan bir alışkanlık var mı?
Şehrin bize dayattığı yaşam biçimi içinde, küçük de olsa yapabildiğim her şeyi yapıyorum. En başta plastik kullanımını en aza indirdim. Su şişesinden alışveriş torbasına kadar birçok şeyi minimumda tutuyor ve yeniden kullanılabilir olanları tercih ediyorum. Sadece plastik için değil, doğada neyin yok olup gitmediğini öğrenmeye çalışıyorum ve bu konuda oldukça duyarlı olmaya gayret ediyorum. Doğayla ilgili hâlâ öğreneceğimiz çok fazla şey var. TEMA Vakfı’nın Mütevelli Heyeti üyesi olmam da ağaçlar ve toprak konusunda bilgi edinmemi sağlıyor; bu konuda kendimi çok şanslı hissediyorum.

Tüketim tercihlerinde seni en çok değiştiren farkındalık neydi?
Bence birincil olan, yeme içme alışkanlıklarımız. Hiçbir şey eskisi kadar doğal değil. Kitlesel üretim zorunlu hale geldi; ürünlerin raf ömrü uzatılmak zorunda. Tüm bunlar yapılırken hem üretim sürecinde hem tüketiciye sunulurken maalesef birçok kimyasal kullanılıyor ve bu da sağlığımızı doğrudan etkiliyor. Gıda tüketimimizle birlikte birçok intolerans gelişti, bunun peşi sıra sağlığımızı etkileyen hastalıklar ortaya çıktı. “Ne yapabilirim?” diye düşündüğümde uzun yıllardır organik gıdaların peşinden gitmeye çalışıyorum ama yine de soru işaretleri kalıyor. Elimden geldiğince yerel üreticilerden alışveriş yapıyor, paketli gıdalardan uzak duruyorum. Benim için en büyük farkındalık yeme içme alışkanlıklarımla başladı. Artık hiçbir şey eskisi kadar doğal değil ama ben yerel üreticiye yöneliyor, ambalajsız ve doğala en yakın olanı seçmeye çalışıyorum.

Gelecek nesillere doğa için yalnızca bir cümle bırakacak olsan, ne olurdu?
Bugün yaşadığımız hayatın içinde bir şey sunmak gerçekten çok zor. Ama aklıma hep şu geliyor: “Her şey insan için” diye bir söylem var. Hayır, değil. Her canlı için yer açmadığımız bir gelecek, insana da yer bırakmaz.

Elinde bir dönüşüm kutusu olsa ve içine koyduğun şeyin dönüşeceğini bilsen, neyi koymak isterdin?
Savurganlığı ve umursamazlığı koyardım. Hayatımızın her alanında bu iki şeyden zarar görüyoruz ve çoğu zaman bunun farkında bile değiliz. Yiyecekten zamana kadar tükettiğimiz her şeyi dönüştürüp yeniden değerli hale getirmeyi çok isterdim. Atıktan zamana kadar… Her şeyi yeniden değerli kılmak isterdim.

Doğa sana tek bir şey fısıldasa, sence ne söylerdi?
Sanırım şu sıralar doğa artık fısıldamıyor, haykırıyor. Ama hâlâ duymayı seçenlere şunu söylüyor olabilir: “Değerlerini değiştirmeden, doğayla ilişkini düzeltemezsin.”

Yükleniyor